Topluma Tam Katılım: Engelli Bireyler Çalışarak Topluma Katılıyor



Tüm dünyada; engelliler; sağlık, temel eğitim, mesleki eğitim, istihdam gibi olanaklardan toplumun diğer bireyleri ile aynı koşullarda yararlanamadıkları için toplumda tam anlamıyla yer almaları huşunda belirli mesafeler kat edilse de henüz istenilen düzeyde sağlanamamıştır. 

Tarihsel olarak; dünya genelinde, engelliler toplumsal yaşamda en büyük mücadeleyi eğitim ve istihdam alanlarında vermek zorunda kalmıştır. Engellilerin çoğunluğu eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanamamakta ve bu nedenle sıradan, uzmanlık gerektirmeyen, düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Fiziksel engeller onların ulaşımlarını engellemekte, toplumsal tutumlar onları kültürel yaşamdan ve normal sosyal ilişkilerden koparmakta, önyargı ve bilgisizlik engellilerin toplumun geri kalanından kopuk kendileri için düzenlenen kurumlarda eğitilmelerine, çalışmalarına ve yaşamlarını devam ettirmelerine neden olmaktadır. 

Ülkemizde 2011 yılında gerçekleştirilen Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre, en az bir engeli olan nüfusun oranı %6,9 (4.876.000 kişi)’dur. Erkeklerde %5,9 olan bu oran kadınlarda %7,9’dur. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hastalıklar, ev kazaları, iş kazaları, doğal afetler gibi nedenlerle engelli nüfusu artmaya devam etmektedir. 

Ülkemizde koruyucu önleyici yaklaşım ile doğuştan (kalıtsal veya genetik) ve sonradan oluşabilecek engellilik riski taşıyan alanlarda koruyucu/önleyici çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca erken tanı ve müdahale programları da engellilik alanında önemli adımlardan biridir. 

Engellilerin eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerine katılımında bütünleştirici yaklaşım ile engelli bireylerin eğitimi, bütünleştirici eğitimden en üst seviyede yararlandırılmasına yönelik engel durumlarına göre her tür ve kademede eğitsel tedbirlerin alınarak, engellilerin eğitime katılım oranının artırılmasının sağlanması amaçlanmaktadır. 

Ülkemizde engelli bireylerin hak temelli yaklaşım doğrultusunda eğitim ve istihdam haklarını kullanabilmeleri amacıyla son on dört yılda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. BM Engellilerin Haklarına İlişki Sözleşme uyarınca benimsenen hak temelli yaklaşım mevzuat düzenlemeleri, hizmetlerin planlanması ve uygulanmasında temel bir yaklaşım olmuştur. 

Bu kapsamda; engellilere yönelik en önemli düzenleme, 2005 yılında yürürlüğe giren 5378 sayılı Engelliler Kanunu’nun 2014 yılında BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeye tam uyumunun sağlanması olmuştur. 

Böylece ilk defa 2005 yılında bu Kanunla düzenlenen engellilere yönelik ayrımcılık yasağı, 2014 yılında yapılan yeni düzenlemeyle genel esaslarda ve münferit hak ve özgürlüklere ilişkin pek çok hükümde yeniden düzenlenerek ve içeriği açıklanarak, engelliliğe dayalı ayrımcılık hükmüyle birlikte tüm detaylarıyla düzenlenmiştir. 5378 sayılı Kanun istihdama ilişkin de ayrımcılık yasağına ilişkin de düzenleme getirmiş ve 14. maddesinde “İşe başvuru, alım, önerilen çalışma süreleri ve şartları ile istihdamın sürekliliği, kariyer gelişimi, sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları dâhil olmak üzere istihdama ilişkin hiçbir hususta engelliliğe dayalı ayrımcı uygulamalarda bulunulamaz.” hükmüne yer vermiştir. Maddenin devamında ayrıca “Çalışan engellilerin aleyhinde sonuç doğuracak şekilde, engelinden dolayı diğer kişilerden farklı muamelede bulunulamaz.” denilerek istihdamda dolaylı ayrımcılığın da önüne geçilmek istenilmiştir. 

Engelli bireylerin istihdamı mesleki eğitim ve rehabilitasyonla birlikte değerlendirilmesi gereken çok boyutlu ve çok taraflı bir olgudur. Bu çerçevede günümüzde sosyal model ağırlıklı sosyal politikalar kapsamında, hem ulusal hem de uluslararası ölçekte mesleki eğitim ve rehabilitasyon önemini her geçen gün arttırmaktadır. Bu anlayıştan hareketle ülkemizde MEB ve İŞKUR tarafından yürütülen mesleki eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri ile engelli bireylerin istihdam edilebilirliklerinin arttırılması hedeflenmektedir. 

Ülkemizde mesleki eğitim ve rehabilitasyonun nihai hedefi olan işgücüne katılımın güçlendirilmesi kapsamında engelli bireylere yönelik benimsenen ana istihdam yöntemi kota/ kota-ceza yöntemidir. Bununla birlikte açık işgücü piyasasında istihdamı güç zihinsel ve ruhsal engelli bireyler için korumalı istihdam, işverenlere teşvik uygulaması kapsamında sübvanse edilen istihdam ve açık işgücü piyasasında tüm engel grupları için nitelikli istihdam sağlanması kapsamında da destekli istihdam yöntemleri de politika ve uygulamada yerini almıştır. 

Ülkemizde uygulanan kota ve kota- ceza yöntemi kapsamında kamu kurum ve kuruluşları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda % 3 oranında engelli çalıştırmak zorundadır. Yöntem olarak ise EKPSS/ Kura yöntemi tercih edilerek, ayrı ve merkezi bir sınav ilk olarak 2012 yılında gerçekleştirilmiştir. Engel durumuna uygun soru ve değerlendirme sistemi oluşturulmuş, engel durumuna uygun materyal ve okuyucu-işaretleyici desteği sağlanmıştır. 2018 yılında dördüncüsü gerçekleştirilen merkezi engelli memur sınavları ile engelli memur sayısında 

göz ardı edilemeyecek bir başarı sağlanmıştır. 2002 yılı itibariyle engelli kontenjanında memur olarak çalışan engelli sayısı 5.777 iken bu rakam 2018 yılı Aralık ayı itibariyle 53.017’ye yükselmiştir. Yine, engelli bireylerin sınav hizmetlerinden faydalanabilmesi için destek verilmektedir. 22 Nisan 2018 tarihinde gerçekleştirilen 2018 EKPSS’ye başvuran 88 bin 833 engelli vatandaşımızın da toplam 7 milyon 106 bin 640 TL’lik sınav ücreti Bakanlığımızca karşılanmıştır. 

Engelli bireylerin kamuda memur olarak istihdamı alanında kamu kurum ve kuruluşları yaşadıkları bu sorunları Bakanlığımıza da iletmeye başlamıştır. Yaşanan bu sorunun bilimsel olarak tespit edilmesi ve çalışma ortamlarının iyileştirilmesine dönük politika önerilerinin geliştirilmesi amacıyla 2015 yılında “Kamuda Engelli İstihdamının Analizi” araştırma projesi gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma ülkemizde yapılan en kapsamlı araştırma olup kamuda memur olarak istihdam edilen engelli bireylerin çalışma ortamları, ilgili tüm tarafları ile değerlendirilmiştir. 

Araştırmadaki bulgular ışığında politika önerileri geliştirilerek gerekli tedbirlerin alınması amacıyla araştırma sonuçları Devlet Personel Başkanlığı ve tüm kamu kurum ve kuruluşları ile paylaşılmıştır. 

Özel sektörde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30 uncu maddesi uyarınca işverenler; elli ve daha fazla işçi çalıştıran özel sektör işyerlerinde yüzde üç, kamu işyerlerinde yüzde dört engelli bireyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Bu kapsamda kasım ayı itibariyle kamu sektöründe 15.157, özel sektörde 107.695 olmak üzere toplamda 122.852 engelli işçi çalışmaktadır. 

Engelli istihdamında özelikle son yıllarda en çok başarı sağlayan diğer bir model ise Destekli İstihdam Modelidir. Destekli istihdam, engelli bireylerin iş piyasasının ihtiyaçlarını karşılayacak becerileri edinmelerini, kendi özellik ve tercihlerine göre iş sahibi olmalarını sağlayan bir sistemdir. Destekli istihdam programları engelli bir kişinin işlerini öğrenmesi ve gerçekleştirebilmesi için sağlanan sürekli destek hizmetlerini kapsamaktadır. 

Bu kapsamda; engelli bireylerin özel sektörde istihdamını desteklemek amacıyla Bakanlığımız özel sektör işbirliği ile 2014-2018 yılları arasında bir destekli istihdam projesi olan İşe Katıl Hayata Atıl Projesi’ni yürütmüştür. “Her birey çalışma hayatında yer alabilir” anlayışının bir ürünü olan proje ile destekli istihdam yönteminin ana unsuru olan iş koçları yetiştirilerek projede görev almıştır. Projenin birinci aşamasında 64 iş koçu istihdam edilerek 300 engelli bireyin sürdürülebilir istihdamı hedeflenmiş, bu hedefin üzerine çıkılarak 554 engelli birey işe yerleştirilmiş, 447 engelli bireyin ise sürdürülebilir istihdamı sağlanmıştır. Projenin ikinci aşamasında 15 iş koçu görev almış, 300 engelli bireyin sürdürülebilir istihdamının sağlanması hedeflenirken 450 engelli bireyin sürdürülebilir istihdamı sağlanmıştır. 


Bakanlığımızın bu projesi ile birlikte ülkemizde destekli istihdam yöntemi çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından da başarı ile yürütülmekte ve olumlu sonuçlar alınmaktadır. Ayrıca projenin elde ettiği başarı diğer kurumların da dikkatini çekmiş ve bunun sonucunda da 2018 yılında İŞKUR tarafından benzer ve daha kapsamlı bir proje başlatılmıştır. 

Açık işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel ve ruhsal engelli bireyler bakımından alternatif bir istihdam yöntemi olan Korumalı İstihdam Modeli, Devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklenen ve çalışma ortamı özel olarak düzenlenen işyerlerinde gerçekleştirilmektedir. En az sekiz zihinsel veya ruhsal engelli bireyin çalıştığı işyerinin işvereni “korumalı işyeri statü belgesi” almak için başvurabilmekle birlikte, çalışacak engelli birey sayısının toplan işçi sayısına oranının %75 den az olmaması koşulunu da sağlamalıdır. Mali destek kapsamında her ay ve her engelli için işverene ödeme yapılmakta olup bu rakam 2018 yılı ikinci altı ay için 650 TL’dir. Bu kapsamda toplamda 409.460,73 TL ödenek aktarımı gerçekleştirilmiştir. 

Korumalı işyerlerine sağlanan ücret desteğiyle birlikte işyerinin açılması ve sürdürebilirliğinin sağlanmasına yönelik vergi kolaylıkları sunulmaktadır. Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun ilgili maddelerinde korumalı işyeri indirimi düzenlenmektedir. Ayrıca, bu işyerlerinde çalışan engellilerin işsizlik sigortası işveren payı Hazinece karşılanmaktadır. İşyerleri, çevre temizlik vergisinden de muaftır. 

Engellilere yönelik uygulanan işgücü piyasası programları ve alınan tüm önlemlere ek olarak, engelli istihdamının teşvik edilmesi bakımından kota kapsamında çalıştırılan engellilerle, kontenjan fazlası engelli çalıştıran, yükümlü olmadıkları halde engelli çalıştıran işverenlerin bu şekilde çalıştırdıkları her bir engelli için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı Hazinece

karşılanmaktadır. Yine, korumalı işyerlerinde çalıştırılan engellilerin işverenleri bakımından da aynı teşvik söz konusudur. 

Alınan çeşitli önlemler ve işgücü piyasası programları ile işgücü piyasasına aktif bir şekilde katılan engelli bireyin karşılaştığı en önemli sorunlardan birisi, erişilebilirlik ve işyeri düzenlemeleri olmaktadır. 

Bakanlığımız bu ihtiyaçtan hareketle işyerlerinde engelli bireylere yönelik erişilebilirlik düzenlemelerini, engel gruplarına yönelik işyeri düzenlemelerini ve engelli bireylerle iletişimi içeren 

ve nihai olarak da işverenlere engelli bireyi istihdam ederken izlemeleri gereken yol hakkında bilgilendirme sağlamayı amaçlayan “Herkes İçin Engelsiz İşyerleri-İşverenler İçin Rehber’i hazırlamış ve işverenlerin kullanımına sunulmuştur. 

Son Söz Yerine: Çalışmak Bir Haksa Engelli Bireyler Bu Hakkı Daha İyi Nasıl Kullanabilir? 

Engelli bireylerin istihdamı çok taraflı ve çok boyutlu bir yaklaşımla ele alınması gereken bir konudur. Eğitim hakkının kullanımından başlayan, içerisinde erişilebilirlik ve özel düzenlemeleri barındıran, nihai hedefi engelli bireylerin topluma tam katılımı olan bu zorlu süreçte tüm taraflara önemli sorumluluklar düşmektedir. 

Bu sürecin en başında toplumun genelinde eğitimin ve istihdamın bir hak olduğunun kabulü büyük bir önem taşımaktadır. Eğitime ve çalışma hayatına katılmak engelli bireyler için bir lütuf değil, toplumun geri kalanı için olduğu gibi bir hak ve ödevdir. Ancak, engelli bireylerin bu süreçte diğerlerinden farklı olarak desteğe ve kendilerine uygun düzenlemelere ihtiyaç duyabileceği, bu ihtiyacın karşılanmasının ise sosyal devlet olmanın bir gereği olduğu unutulmamalıdır. 

Bu anlayıştan hareketle ülkemiz engelli istihdamının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için alınması gereken tedbirlere ilişkin dünyadaki gelişmeleri takip edilerek, bu gelişmeler ışığında kendi öznel koşullarına da cevap verebilecek bir yol haritası çizmelidir. Dünya örnekleri göstermektedir ki engelli bireylerin bireysel ihtiyaçları gözetilerek ve gerekli destekler sağlanarak olabildiğince açık işgücü piyasasında istihdamı topluma tam katılım açısından en verimli sonuçları vermektedir. 

Bu kapsamda; halen projeler aracılığıyla yürütülen destekli istihdam yönteminin ana akım bir istihdam yöntemi haline gelebilmesi amacıyla alınması gereken tedbirlere ilişkin sosyal diyalog ile 

çok taraflı bir çalışma başlatılmalıdır. Engelli bireylerin işgücü piyasasında sürdürülebilir istihdamının sağlanması için işyerlerinde iş koçlarının olması işverenler ve çalışanlar diğer bir alternatif olarak öne çıkmaktadır. 

Üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise korumalı istihdam konusudur. Korumalı işyerlerinin zihinsel ve ruhsal engeli bulunan bireylerin istihdamında günümüz ülke koşullarında bir ihtiyaca cevap verdiği akılda tutulmalı, ancak bu iki grubun istihdamında da ana yöntem olarak destekli istihdam benimsenmeli, korumalı istihdamın bir geçiş mekanizması ve son çare olarak değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. 

Üzerinde önemle durulması gereken bir diğer konu ise engelli bireylerin mesleki eğitimin tüm aşamalarından ve işbaşı eğitim programlarından diğer bireylerle bir arada yararlanmalarının sağlanmasıdır. Özellikle destekli istihdam yönteminin de çok önemli bir bileşeni olan işbaşı eğitim hizmetlerinin engelli bireyler için de erişilebilir olması büyük bir önem taşımaktadır. 

Ve son söz olarak; engelli bireylerin tüm bu sayılan hakları kullanabilmeleri, bu hizmetlerden yararlanabilmeleri için evlerinden çıkabilmeleri gerektiği, okullara, merkezlere, işyerlerine erişebilmeleri gerektiği unutulmamalıdır. Bu husus ise top yekûn bir seferberliği zorunlu kılmaktadır. Engelli birey evinden çıkarsa, toplumsal yaşama tam ve etkin katılımı söz konusu olabilecektir.



Uz. Dr. Orhan KOÇ
T.C Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü