DİYABET VE ÇEVRE SİNİRLERİNİN HASTALIKLARI

DİYABETİK NÖROPATİLER:

Nöropati, sözcüğü vücudumuzun çeşitli yerlerine dağılan sinirlerin hastalıklarını ifade eder. Diyabetik nöropati ise diyabet hastalığının oluşturduğu değişik derecelerdeki çevresel sinir sistemi tahribatını anlatmaktadır. 


Vücudumuza dağılan sinirler kendi içinde farklar gösterir; örneğin hareketle ilgili komutları merkezi sinir sisteminden kaslara taşıyan sinirler “motor” sinirlerdir. Cildimizin her yanından çeşitli hisleri merkezi sinir sistemine taşıyanlar ise “hissi” veya “duysal” sinir lifleridir. Bunların da kendi içinde çeşitleri vardır; örneğin dokunma duysunu taşıyanlar, ağrı duyusunu taşıyanlar veya vücut dengesi ile ilgili bilgileri taşıyan duyu sinirlerinin lifleri farklıdır. Ayrıca cildin ısısı, kan damarlarının genişliğini veya terlemeyi ayarlayan sinir telleri de vardır; bunlara da “otonom” sinirler diyoruz. Otonom sinirler cildin yanısıra iç organlarımıza da yayılmıştır. İşte tüm vücudumuza yayılmış olan sinirler bu değişik özellikteki sinir tellerinin binlercesinin bir arada olduğu demetler şeklindedir. 


Çevre sinirleri omurilikten sinir kökleri olarak çıkar, bir kaçı birleşerek sinir ağlarını oluşturur. Ağlar daha sonra beden bölgelerine dağılan tek tek sinir demetlerini meydana getirir. Çevre sinirleri köklerden itibaren her noktalarında hastalığa yakalanabilirler. Buna göre de birbirinden farklı “diabetik nöropati” tabloları oluşur. 


Çevre sinirleri bazen yaygın ve simetrik olarak hem hissetme hem de harekete katkıda bulunma işlevlerini yitirebilir. Bazen sadece tek bir çevresel sinir hastalanabilir. Bazen bir veya birkaç kök asimetrik olarak kas güçsüzlüğü veya ağrı oluşturacak şekilde hastalanır. 


Az önce çevre sinirlerinin işlevlerine değinmiştik. Buna göre örneğin motor sinir lifleri etkilenirse kaslarda bir kuvvetsizlik ve ileri şekillerde erimeler ortaya çıkabilir. Böyle hastalar kolay yorulur. Güçsüzlük ayak ve ellerde ise kimi zaman eşiklere, halılara takılma, veya el becerisinde azalma, kavrama güçlüğü gibi belirtiler olabilir. Uyluk, kalça çevresinde ise merdiven çıkma, çömelip kalkma gibi hareketler güçleşir, hatta yapılamıyabilir. 


Hissi sinirler etkilenmişse ayaklar ve ellerde uyuşukluklar, özellikle ayak tabanlarında çakıl taşına veya mantara basıyormuş veya eller şişmiş gibi bir his olabilir. İnce beceriler yine bozulabilir. Ağrı ve sıcağın algılanması azalabilir veya kaybolabilir. Vücut durumundan haberdar olmayı sağlayan sinirler etkilenmişse denge kusuru olabilir ve bu durum bilhassa gözler kapalı iken ya da karanlıkta kişinin düşmesine yol açabilir. Ayrıca ayak tabanlarında yanma veya aşırı üşüme hissi, iğneler batıyormuş gibi olması veya kramplar olabilir. Ağrı diyabetlilerin en sık karşılaştıkları sorunlardan biridir. Bazen cildin her hangi bir yerine iğne batıyor gibi, bazen tabanlarda yanıcı bir ağrı, bazen dizlerden aşağı doğru sızı şeklinde ağrılar olur. Ayrıca siyatik ağrısı gibi veya karın sırt, kol ağrısı şeklinde olabilir. Bir çok defa istirahat sırasında şiddetlenir. Hastalar bu yüzden uykusuz kalır, yataktan kalkar saatlerce dolaşır, bu sırada ağrı azalır ancak yatağa girince yeniden başlar. 

Otonom sinir lifleri etkilenmişse ayakların ve ellerin kuruması buna karşılık sırt ve yüzün aşırı terlemesi, uç kısımların ısınmaması, yataktan kalkarken şiddetli baş dönmesi, zaman zaman durup dururken ortaya çıkan ishaller, mesane fonksiyonlarının bozulması, idrara çok seyrek gitme, bazen kaçırma, cinsel isteksizlik veya yetersizlik gibi bir çok belirti de otonom nöropati ile ilgilidir. Otonom nöropatinin en tehlikeli yanı enfarktüs ve hipogliseminin hissedilmemesidir. 


Bütün bu belirti ve işaretler bazen tek tek bazen bir arada olabilir. Yani sadece hareket, sadece hissiyetle ilgili sorunlar olabileceği gibi bazen de bunların ikisi üçü bir arada olabilir. 


Genel olarak diyabet süresi uzadıkça nöropati olasılığı da artar. Genel kabule göre hastalığı 25 yılı aşmış diyabetlilerden yaklaşık yarısında nöropati gelişmesi beklenir. Şeker ayarı bozuk giden , zaman zaman aşırı yükselme veya düşmelerin olduğu kişilerde bu tehdit daha fazladır. Ayrıca koşulların olumlu gittiği bir diyabetlide araya giren ve ağır geçen bir ateşli hastalık, açlık gibi durumlar birden hem şeker ayarını bozar hem de nöropati ortaya çıkışını kolaylaştırabilir. Uzun süre ve makul denebilecek ölçülerin dışına çıkan alkol kullanımı da nöropatilerin hem oluşumunu kolaylaştırır, hem de olan nöropatiyi ağırlaştırır. Sigara ise daha çok damarlara etki eder. Bacak damarlarında daralmaların ortaya çıkması ise diğer dokuların yanısıra sinirlerin de beslenmesini, ve oksijen almasını bozarak yine nöropatiyi kolaylaştırır. 


Glukoz tüm dokularda olduğu gibi çevre sinirler için de gerekli bir maddedir. Diyabetin şeker metabolizmasını bozduğunu biliyoruz. Bu metabolizmanın bozulması çevre sinirlerine de yansıyarak onların çalışmasını aksatabilir. Diyabet kan damarlarının da yapısını olumsuz yönde değiştirebilir. Sinirleri besleyen damarlar bozulmuşsa doğal olarak onlar da bundan etkilenecektir. Diyabetik nöropatiye yola açan diğer nedenler arasında sinirlere karşı bağışıklık sisteminin yanlış yönlenmesi, sinir proteinlerinin yapılarının bozulması ve daha birçok etmen sayılabilir. Ama en kestirmeden ifade etmek gerekirse kötü ayar her türlü istenmeyen karmaşa demektir. Çünkü ister sinirler, ister böbrekler veya gözler etkilensin ortaya çıkan her bir yeni durum hayatı daha güçleştirecektir. 


Diyabetik nöropatinin ne yazık ki etkin bir tedavisi yoktur. Nöropati gelişimini önlediği öne sürülen bazı ilaçlar vardır. Bu gün için bunların hiç biri ile oluşmuş ağır bir nöropatinin geri dönmesi söz konusu değildir. Buna karşılık nöropati belirtilerinin bazıları bir dereceye kadar tedavi edilebilir. Örneğin nöropati ağrısı böyledir. Ağrıya etkili olan bir çok ilaç vardır. Bunlardan herhangi biri mutlaka etkili olacaktır; bazen o kişi için doğru ilacın bulunması zaman alabilir. Burada hatırlatmak gerekir ki ağrıyı önlemede kullanılan ilaçların nöropatinin gelişim ve ilerlemesini önleyici bir yanı yoktur. Yani eğer ağrı veya yanma, batma, iğnelenme gibi belirtiler yoksa kullanılmaları için de neden yoktur. 


Diyabetik nöropatiyi önlemenin en kestirme yolu diyabet tanısı alındığı andan itibaren onun kurallarına göre yaşamaktır. Eğer nöropati başlamışsa bu kez onun koşulları içinde daha fazla ilerlemesini önlemek için hekiminizle işbirliği içinde olmaktır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar