KUDRET ÖNEN:ENGELSİZ İSTİHDAM


OECD - AB ve Türkiye verilerine göre dünya nüfusunun % 15’inde engellilik durumu var. Bu da neredeyse 1 Milyar kişi demektir. 2011 nüfus araştırmasına göre ülkemizdeki engelli nüfus oranı % 6.9, ulusal engelli veri tabanına göre de engelli birey sayısı 1,5 milyon civarında, nüfus yaşlandıkça ve kronik hastalıklar arttıkça engelli sayısı da artıyor. 

Erişebilirlik, sosyal hayata katılım amacıyla engelli bireyler için çok önemli. Burada yollar, kaldırımlar, evler, çalışma ortamı ve kamu binalarının uygulaması çok önemli. 

Engelli eğitimine öncelik vermek, en azından, ilkokul seviyesi eğitim almak da çok önemlidir. Nüfus yaşlandıkça ve kronik hastalıklar arttıkça engelli sayısı da artıyor. 

Engelli istihdamının mümkün ve sürdürülebilir kılınması için öncelikle işgücü piyasası ihtiyaç analizlerinin yapılması ve mesleki eğitim ve mesleki rehabilitasyon programlarının bu doğrultuda geliştirilmesi önem taşımaktadır. 

Devletimiz Anayasanın 61. maddesi ile kendisine yüklenmiş bir görev olarak, engellilerin korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu yükümlülük kapsamında 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesi ile işverenler açısından engelli çalıştırma zorunluluğu getirilmiş ve yine 01.07.2005 tarihli ve 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun ve 25.04.2009 tarih ve 27210 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yurtiçinde İşe Yerleştirme Hizmetleri Hakkında Yönetmelik ile de engellilerin çalışma hayatına entegre edilmeleri ve bunun devamlılığının sağlanması için gerekli olan hususlar düzenlenmiştir. 

Engelli istihdamı ise tek başına işverenler tarafından çözülmesi mümkün olan sosyal bir problem olmayıp devlet, işveren ve engellilerin ortak çabasını gerektirmektedir. Zira İş Kanunun 30 maddesi ve ilgili mevzuat hükümleri ile detaylı olarak düzenlenmiş olan engelli istihdamı ne yazık ki, elli veya daha fazla işçi çalıştıran işverenlerin yüzde üç engelli istihdam etme yükümlülüğü şeklinde algılanmakta ve uygulama da bu doğrultuda şekillenmektedir. 

Engelli istihdamı ise tek başına işverenler tarafından çözülmesi mümkün olan sosyal bir problem olmayıp devlet, işveren ve engellilerin ortak çabasını gerektirmektedir. 

Getirilmiş olan bu yüzde üçlük kota uygulaması, işletmelerin içinde bulunduğu sektör, çalışma koşulları ve istihdam nitelikleri dikkate alınmaksızın tüm işletmeler açısından düzenlenmiş olup bu durum uygulamada oldukça büyük güçlüklerle karşılaşılmasına neden olmaktadır. Örneğin bankacılık sektörü gibi belirli niteliklere sahip çalışanların istihdamının mümkün olduğu sektörlerde işletmeler, bu sektörde çalıştırabilecekleri nitelikli engelli çalışana ulaşamamakta ve bu sebeple kanun ile kendilerine yüklenmiş olan ödevi ne yazık ki yerine getirememektedirler. 

Benzeri şekilde iş sağlığı ve güvenliği açısından çok tehlikeli sınıfta yer alan işletmelerde engelli istihdamı, her ne kadar kanun ile zorunlu tutulmuşsa da, bu işletmelerde engellilerin istihdamını mümkün kılan kadroların oluşturulması çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Bu sebeple mevzuatın öncelikle engelli istihdamını “rakam” olarak görmekten arınması ve bu istihdam şeklinin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi ve engellilerin çalışma hayatında daha uzun sürelerle kalabilmesi için işçi ve işveren taraflarından her ikisinin de ihtiyaçlarının dikkate alınması ve mevzuatın bu yönde şekillenmesi gerekmektedir. Engelli istihdamındaki politikaların geliştirilmesinde, işgücü piyasasının, işyerlerinin gerçekleri ve ihtiyaçları ile engellilerin ihtiyaç ve beklentilerini bir arada değerlendiren ortak bir farkındalık alanı oluşturulması gerektiği açıktır. 

Uygulanabilirliği açısından kota zorunluluğunun çalışma hayatının dengeleri ile uyum içerisinde olmadığı sabit hale gelmiş olsa da bu uygulamaya devam edilmesi halinde en azından kanun ile tüm işletmeler açısından uygulanması zorunlu olan bir oran düzenlemek yerine; işletmenin içinde bulunduğu sektör, yapılan işin nitelikleri, çalışma koşulları vb. nitelikler dikkate alınarak farklı işletmeler için farklı kota uygulanmasının yerinde olacağı kuşkusuzdur. Bu sayede yasa koyucu, baştan uygulanamayacağı belli olan düzenlemeler yerine, engellilerin istihdamına gerçekten olanak sağlayan düzenlemeler yapmış olacaktır. Hiç şüphesiz genel gaye, kanun ile düzenlenmiş zorunluluğu yerine getiremeyen işletmelere yaptırım uygulamak değil, engellilerin istihdamı ve bunun sürdürülebilir kılınmasıdır. 

İstihdam yükümlülüğün yerine getirilebilmesi için işverenlerin mali ve teknik olarak desteklenmesi ve engelli istihdamı için işverenlerin gerek duyabileceği işin, işyerinin yeniden tasarlanması, yapılandırılması, gerekli ekipmanın alımı ve uyarlanması vb. giderler için devletçe destek sağlanmalıdır. 

Her ne kadar İş Kanunu’nun 30. maddesi ile engelli çalıştıran işverenler lehine sigorta prim teşviki düzenlenmiş olsa da bu destek yanında devlet tarafından sağlanacak ücret desteği de bir gerekliliktir. 

Günümüzde birçok büyük işletme tarafından engelli istihdamı ve devamlılığının sağlanması şirket politikası haline getirilmiştir. Bu amacı gerçekleştirebilmek için projeler geliştiren ve yatırım yapan ve hatta yasal zorunluluğun dahi üzerinde engelli istihdamı sağlayan bu işletmeler lehine devlet tarafından pozitif ayrımcılık yapılması, bu gibi işletmeler için uygulanan teşviklerin kademeli olarak arttırılması da kuşkusuz engelli istihdamını destekleyen etkiler doğuracaktır. 

Unutulmamalıdır ki, engelli istihdamı işletmelerin karşı olduğu değil sadece mevcut düzenlemeler dikkate alındığından uygulanması oldukça güç bir istihdam şeklidir. Tüm taraflarının ihtiyaçları ile uyarlı düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve işletmelere bu düzenlemeler ile üstlenmiş oldukları yükümlülükleri yerine getirebilmeleri amacıyla yeterli desteğin sağlanması halinde engellilerin çalışma hayatına kazandırılması ve çalışma hayatındaki devamlılıklarının çok daha verimli bir şekilde mümkün olacaktır. 

Engelli istihdamını arttırmak için geliştirilen sosyal projeler ve iyi uygulama örneklerinin tanıtılması da engelli istihdamının uygulanabilirliğine ilişkin işletmeler ve engellilerde mevcut olan inancın daha da güçlenmesini sağlayacaktır.

Kudret ÖNEN
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı